ZİLE İulius Caesar'ın ( Veni,Vidi,Vici) Geldim,Gördüm,Yendim.Dediği yer.

Zile sözcüğünün kaynağı kesin değildir. Strabon’un buradan Zelitis - Zela olarak söz etmesi bu yerleşimin çok eski olduğuna işaret etmektedir. Zile’nin 29 km güneydoğusundaki Maşathöyük’te araştırma yapan Ord. Prof. Şevket Aziz Kansu ve onun ortaya çıkardığı buluntulara dayanılarak Şemsettin Günaltay, Hititler'in burada yaşadığını ortaya koymuştur. Ayrıca Zile’deki Maşathöyük kazılarında ele geçen tabletler de Yeşilırmak Havzası boyunca sıralanmış Hitit yerleşim merkezlerinden Anzilia’dan söz etmektedir. Büyük olasılıkla Anzilia sözcüğü zamanla Zile’ye dönüşmüştür. M.Ö. 1916’da yöre Asurlular'ın yönetimine geçmiştir. M.Ö. XV. yüzyıldan sonra Kaşkalar burasını yakıp yıkmış, M.Ö. VIII. yüzyılda Frigler yöreye hâkim olmuş, M.Ö. VII. yüzyılda da Kimmerler tarafından yağmalanmıştır. M.Ö. VI. yüzyılda Anadolu’nun büyük bir bölümü ile birlikte Persler buraya da hâkim olmuşlardır. Persler Yeşilırmak Havzası'na önem vermiş ve tarihî Kral Yolu’nu buradan geçirmişlerdir. I. Darius zamanında Anadolu'nun en büyük eyaleti olan Kapadokia ikiye bölünmüş ve Zile kuzeydeki Pontus Kapadokiası içerisinde kalmıştır. Persler burada kendi tanrıları olan Anahita (Anahitis, Anos, Anadates) adına bir mabet yaptırmışlar ve bu mabedin çevresinde Sonbaharda yapılan Sakaia şenliklerini düzenlemişlerdir.
M.Ö. IV. yüzyılda Büyük İskender Anadolu’daki Pers İmparatorluğu'nu sona erdirirken Zile yöresini de kendi topraklarına katmıştır. İskender’in ölümünden sonra topraklarını paylaşan generallerinden Ornets Kapadokia ile birlikte Zile’yi de egemenliği altına almıştır. M.Ö. III. yüzyılda Pontus Krallığı'nın egemenliğine girmiştir. Kapadokialılar Romalılar'dan Pontuslular'a karşı koyabilmek için yardım istemiş ve Romalı general Sulla komutasındaki ordu Mithridates’i mağlup ederek Kapadokia’yı ele geçirmiştir. Sulla’nın Roma’ya dönmesi ve M.Ö. 78’de ölümü üzerine Mithridat yeniden Roma’ya karşı savaş açmıştır. M.Ö. 67’de Romalı Triarius ile Mithridates Zile’ye 5 km uzaklıktaki Skotis’te (bugünkü Altıağaç Mevkii) savaşmışlar ve savaşın galibi belli olmamıştır. Mithridates yöreye hâkim olmasına rağmen kısa bir süre sonra Romalı Pompeius, Mithridates’i yenerek yöreye hâkim olmuştur. M.Ö. 66’da Romalılar buraya hâkim olmuş, bu arada II. Pharnakes yörede Pontus yönetimini yeniden kurmak istemişse de M.Ö. 47’de eski ismi ile Zela olan bugünkü Zile’de yapılan savaşta İulius Caesar’a yenilmiştir. Zile Kalesi içerisindeki bir taşa Iulius Caesar tarafından “Veni, Vidi, Vici - Geldim, Gördüm, Yendim” sözleri yazılmıştır. Aynı zamanda bu şehre Caesar’ın karısının isminin verildiği de kaynaklarda geçmektedir. Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Bizanslılar buraya hâkim olmuş ve XI. yüzyıl başlarında Bizans’ın Armeniakon Theması’nın sınırları içerisinde kalmıştır. Bizans döneminde yöre Sasaniler'le Bizanslılar arasında sürekli el değiştirmiştir. Bu yüzyıldan sonra Asya’dan Türkmen toplulukları buraya yerleşmeye başlamıştır.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Zile, Melik Ahmet Danişmend Gazi tarafından Bizanslılar'dan alınmıştır. 1174 yılında Anadolu Selçukluları’ndan İzzettin II. Kılıçaslan Sivas ve çevresini ele geçirmiş ve Danişmendli egemenliğine son vermiştir. Böylece Selçuklular'ın yönetimine giren yöre kültürel yönden gelişmiştir.Bundan sonra İlhanlılar'ın denetimi altına giren yöre Moğollar tarafından yağmalanmış, bunu Eretna Beyliği, Kadı Burhaneddin Devleti ve Akkoyunlular'ın yönetimi izledikten sonra 1397’de Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Antik kentten günümüze gelebilen tarihî eserler arasında; Zile Kalesi, Maşathöyük, Zile Höyüğü, Roma dönemi tiyatrosu, Kaya Mezarları, Namlı Hisar Kale, Anzavur Mağaraları, Manastır Kalıntısı bulunmaktadır.
Zile 4000 yıla yaklaşan mazisi ile istikbalde turistlerin sık sık ziyaret edebileceği bir şehir haline gelebilir. Ancak tarihî eserlerin araştırılarak değerlendirilmesi gerekir. Zile'de hangi devirden kalma olduğu tetkik edilmemiş, yerleri belli bir sürü tarihî eser mevcuttur. Bunun dışında kimler ve hangi devre ait olduğu belli olmayan pek çok höyük ve mezarlık vardır. Bunlardan Maşat Höyüğü ve Altıntepe'de kazı yapılmış, diğerleri açılmamıştır.
Zile tarihî eserleri arasında
Namlıhisar Kalesi,
Göçenli'de Aznavur Mağaraları,
Kuruçay'da tarihî Manastır harabesi,
Çeltek'te Havariyunlardan birisinin mezarı,
İğdir, Ciğerbağ ve Üyük'te tarihî şehir harabeleri,
Hacıboz köprüsü,
Koçaş'ta çıkarılan Koçbaşı ve nihayet
Koca Kayzer namı ile mâruf Kral Mezarı,
Amfitiyatrosu ile tarihî Zile Kalesi..
Kale'de Sezar'ın Pharnas'la yaptığı meydan muharebesi sonunda söylediği VENİ - VİDİ - VİCİ (Geldim - Gördüm - Yendim) sözünü ifade eden kitabe çok büyük kıymeti haiz bir tarihî eserdir. Gene kalede bu kitabenin karşısındaki Maximiano'ya ait kitabe de tarihî bakımdan değerlidir. Ayrıca şehirde
Bayezid-i Bestami Câmii,
Hasan Ağa Câmii ve Medresesi,
Küçük Minareli Câmi ve
Ulu Câmi tarihî eserler arasındadır.
Koca Kayzer (Sezar) Kaya Mezarı
M.Ö. 1600 senesine kadar inmektedirler. Zile'mizin dört bin yıllık tarihî mazisi böylece ortaya çıkmaktadır. Amasyalı STRABON'a göre Zile NİNOVA hâkimesi SEMİRAMİS tarafından M.Ö. 1600 senesinde kurulmuştur. Yine Amasya tarihinde Zile'nin HARKAR HAN tarafından yapıldığı ve muhterem manâsına gelen SILAY ismi verildiği yazılmaktadır.
Yine Pontuslular zamanında Zile'de bulunan ANAİTİS İlâhesi'ne ZELAİDİ denilmekte idi. ZELAİDİ ismine atfen bu şehre ZELA ismi verilmiş, daha sonra zamanla ZİLE denmiştir.
ANAÏTİS - ANAHİTA
Zile'mizde ETİLER'den başlayarak LİDYA, FRİKYA, ROMA, BİZANS, SELÇUK ve OSMANLI Devirleri'ne ait tarihî yer ve vesikaları hemen her tarafta bulmak mümkündür.
PONTUSLULAR devrinden başlayarak MİLLÎ MÜCADELE yıllarına kadar Zile çeşitli harplere sahne olmuştur. M.Ö. 548 senesinde Zile İRAN hâkimiyeti altına geçmiştir. BÜYÜK İSKENDER'in İRAN Hükümdarı DARA'yı mağlûp etmesi üzerine Zile'de İSKENDER hâkimiyeti kurulmuştur. Bundan sonra Zile'yi PONTUS Kralı MİTHRİDAT hâkimiyeti altında görmekteyiz. M.Ö. 74 tarihinde PONTUS Kralı MİTHRİDAT ile Romalılar arasında yapılan savaşta Pontuslular mağlûp olmuş, Kral MİTHRİDAT kendi arzusu ile kölesi tarafından öldürülmüştür. MİTHRİDAT'ın ölümünden sonra Zile oğlu PHARNAS'ın idaresine geçmiştir. Pharnas ile SEZAR arasında Zile Ovası'nda yapılan savaşta Sezar galip gelmiş, Sezar bu zaferini VENİ - VİDİ - VİCİ (Geldim, Gördüm, Yendim) sözü ile Zile Ovası'ndan, o zamanki adı ile ZELA'dan Roma'ya bildirmiştir. Sezar'ın bu sözü bir taş üzerine oyma olarak yazılmıştır. Bu oymalı VENİ VİDİ VİCİ yazılı sütün park haline getirdiğimiz kalemizde muhafaza edilmektedir.
Saat Kulesi ve Roma Sütunu
Sezar'ın bu zaferiyle Zile'ye Romalılar hâkim olmuştur. Daha sonra Bizanslılar'ın eline geçen Zile 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra AHMED DANIŞMENT GAZİ bu şehri Bizanslılar'dan almıştır. Bu suretle 1071 tarihinden itibaren Zile ilk defa SELÇUK Müslüman Devleti'nin eline geçmiş bulunmaktadır. Daha sonra İLHANLILAR'ın eline geçen Zile (1311 - 1320), bu tarihlerden sonra da 1341 tarihinde EMİR ERTAN ve oğullarının idaresi altına geçmiştir. 1350 - 1355 tarihleri arasında KADI BURHANETTİN tarafından idare edilmiş, 1397 tarihinde OSMANLI Padişahlarından YILDIRIM BEYAZIT Zile'yi Osmanlı topraklarına katmıştır.
. Maşat Höyük'te
Bulunan Eserler Ortaya Çıkarıldıktan Sonra.
Tokat'ın Zile İlçesi'ne bağlı Yalınyazı Köyü'nde 3 Bin yıl öncesine ait olduğu sanılan bir yeraltı şehri ortaya çıkarılmıştır.
Ankara Üniversitesi'ne bağlı bir ekip tarafından yapılan aramalar sonunda Hititler'e ait olduğu bildirilen bir şehir bulunmuştur.
İlgililer, şehirde bulunan tarihî eserlerin değerinin çok yüksek olduğunu ve hepsinin toplandıktan sonra müzelere teslim edileceğini açıklamışlardır.